Son günlerde bizlere ulaşan tüketicilerimiz, ayıplı mallarda değişim haklarını kullanmak istediklerinde, satıcıların değişimden kaçınarak, genellikle stoklarında aynı malın bulunmadığını ileri sürerek, değişim yerine para iadesi teklifinde bulunduklarını belirtiyorlar. Aynı şekilde bazı sigorta şirketlerinin, sigortalı cep telefonu, bilgisayar gibi ürünlerde, onarım ya da değişim yerine, ürünü tam hasarlı (Pert) sayarak bedel ödemeyi teklif ettikleri görülmektedir.
Yüksek enflasyona bağlı olarak, mal ve hizmet fiyatlarında ortaya çıkan artışlar, mal ve hizmet fiyatlarında önceki yıllara göre aşırı farklılıklar ortaya çıkarmıştır. Bu durum, ayıplı bir mal ile karşı karşıya kalan tüketicilerimizin ekonomik çıkarlarının korunması ve maddi zararlarının tazmini açısından büyük önem taşımaktadır.
Yürürlükteki 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un temel amaçları arasında ”Tüketicilerin ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici önlemleri almak” bulunmaktadır. Bu Kanun kapsamında, ayıplı mallarda tüketicinin seçimlik hakları 11/1. maddede belirlenmiştir.
Buna göre tüketiciler;
- a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme (Bedel iadesi),
- b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
- c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,
Seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Yukarıdaki 11/1 (ç) madde hükmünden anlaşılacağı üzere, “satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme” tüketicinin seçimlik hakları arasında bulunmaktadır. Ancak, fıkra hükmünün başında yer alan “İmkân varsa” ibaresi, tüketicilerin bu haklarını (Değişim hakkı) kullanımını olumsuzluk etkilemektedir.
Fıkra hükmünde yer alan “İmkân varsa” ibaresinden ne anlaşılması gerektiği, satıcılar açısından imkânsızlığın neler olduğu, bunun ispatının nasıl sağlanacağı gibi hususlar belirsizlik taşımakta ve tüketicilerimiz aleyhine sonuçlar doğurmaktadır.
Nitekim yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi bazı satıcılarımız, stokta/üretimde aynı mal bulunmuyor gerekçesiyle ayıplı malların değişiminden kaçınmakta, rayiç değer üzerinden bir başka malı teklif ederek, aradaki fiyat farkını tüketiciden talep etmektedir. Bu durumda tüketici, uzun yıllar kullanmak üzere satın aldığı bir maldan ayıplı olması nedeniyle yarar sağlayamamakta, değişim hakkını da satıcının imkânsızlığı nedeniyle kullanamamaktadır.
Enflasyonist dönemde tüketicilerimizin yaşadığı maddi zararları gidermek amacıyla, ayıplı mallarda değişim yerine bedel iadelerinde, piyasa rayiç değerlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Ayrca, fıkra hükmünde yer alan “İmkân varsa” ibaresinin madde hükmünden kaldırılması tüketicilerimizin ekonomik çıkarlarının korunması ve maddi zararlarının giderilmesi açısından yararlı olacaktır.
Öte yandan, cep telefonu, bilgisayar gibi malların sigorta yaptırılması halinde, sigorta poliçesinin teminat kapsamına nelerin dâhil olduğuna bakılmalı, bedel iadelerinde sigortalı malın o günkü piyasa rayiç fiyatının esas alınacağı poliçe teminat kapsamına mutlaka dâhil edilmelidir.
Ticaret Bakanlığı’nın son günlerde artan mağduriyetler ile ilgili araştırma ve denetimler yapması, tüketicilerimizi koruyacak tedbirler alması yerinde olacaktır.
Yararlı olması temennisiyle, saygılarımla…16.11.2022
Levent KÜÇÜK
Genel Başkan
Tüketiciler Derneği (TÜDER)